Türkiye Milli Takımı’nın Fatih Terim ile birlikte en önemli iki isminden biri Şenol Güneş. Her ne kadar bizim bir Dünya Kupası ülkesi olduğumuza dair yanlış bir algı varsa da modern zamanlarda katıldığımız tek Dünya Kupası’nda aldığımız üçüncülük başarısının mimarlarından biri olan hoca günümüz itibariyle artık bir kriz yaşıyor.

Şenol Güneş’ten İflas
Geldiği günden bu yana özellikle maaşı ile alakalı eleştirilere maruz kalan Şenol Güneş, bu eleştirileri unutturacak veya göz ardı ettirecek bir performansı da ortaya koyamadı ve artık görevden alınması ya da istifa etmesi bekleniyor.
Özellikle 30 Mart 2021 tarihinde oynanan ve üç kere öne geçilmesine rağmen 3-3 biten Letonya maçından sonra sorgulanmaya başlayan Milli Takım ve Şenol Güneş’in performansı, sonrasında tüyler ürpertici kötü derecede oynanan EURO2020 ve devamında Dünya Kupası Elemelerinde öyle bir vaziyet aldı ki daha bir sene olmadan her şeyin tepetaklak olduğu görüldü.
Bu durumla alakalı olarak Şenol Güneş’ten net bir açıklama beklendiyse de Şenol Güneş futbolun içinden bir deyimle topu hep taca attı ve bir türlü sorumluluğunun gereğini yapmadı. Uzun bir zamandan beri var olan yönetememe krizi son olarak 7 Eylül 2021 tarihinde oynanan Hollanda-Türkiye maçıyla ortaya çıktı ve 6-1’lik ağır bir mağlubiyet alındı.

Yolu Oluşturan Taşlar
Tabii bu kötü yolda gidilirken bazı taşların yanlış dizilmesi veya gereksiz yere dizilmesi de sebep oldu. Bunlardan en başta geleni Şenol Güneş’in bir taktik anlamda ortaya herhangi bir şey koymaması olarak belirtilebilir.
Türkiye geçiş oyunu mu oynayacak, topa sahip olma oyunu mu oynayacak, orta sahada sertliği mi sağlayacak, set oyunlarında taktikler nasıl değişecek gibi sorular ya cevaplanmadı ya da cevaplandıysa da bu cevaplar yeterli ve geçerli olmadı.
Bununla birlikte Şenol Güneş’in oynattığını bildiğimiz futbol ile Milli Takım aday kadrosuna çağırdığı isimlerin bir uyuşmazlığı söz konusuydu, oyuncular hocanın istediğini, hoca da oyuncuların oynayabileceğini birbirlerine vermemiş oldular.
Hal böyle olunca belirli oyuncuların vasatın da altında kalan performansları taraftarların kulüpçülük suçlamalarıyla veya kendi kulüplerini önde tutmalarıyla daha da baskılanmış oldu.